8 Eylül tarihinde, dünyanın dört bir yanında kentlerde,
mahallelerde, sesimizin çıktığı her yerde iklim değişikliğine karşı yapılan
etkinliklere biz de Akçakoca’dan ses veriyoruz!
Bu eylem gününün amacına uygun olarak; aşırı iklim
olaylarıyla ülkemizi de esir alan ve küresel bir krize dönüşen iklim
değişikliğine karşı yerel yönetimleri bir an önce harekete geçmeye çağırıyor ve
yerel yönetimleri fosil yakıtlara dayanmayan / fosilsiz bir gelecek inşa etme
sözü vermesini talep ediyoruz. Adil, yaşanabilir bir gezegen için değişimin
tepeden inme bir şekilde gerçekleşmeyeceğini biliyoruz, bu yüzden 8 Eylül’de
dünyanın dört bir yanında iklim için ses veriyoruz!
Termik santrallerden vazgeçilmesini, yenilebilir enerji kaynaklarına yönelinmesini,
ormanlık alanların korunmasını, yeşil alanların arttırılmasını talep ediyoruz.
NEDEN SES VERİYORUZ?
“Küresel iklim değişikliğinin ana nedeninin Başta kömür olmak üzere fosil yakıtların yakılması, atmosferdeki karbondioksit oranının artmasındaki ana sorumludur. IPCC’ye göre 2004 yılındaki insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının %56’sı fosil yakıt kullanımında ortaya çıkan karbondioksite aittir. Ormansızlaşma da %17’lik bir paya sahiptir .
Fosil yakıtlar arasında ana sorumlu olarak "kömür" karşımıza çıkar. Küresel ölçekte birincil enerji talebinin %27’si kömürden sağlanırken, enerji kaynaklı sera gazı emisyonlarının %43’ü kömür kaynaklıdır. Kömürü %36 ile petrol, %20 ile doğalgaz takip eder . Kömür, üretilen bir birim enerji başına doğalgazın 1,7 katı karbondioksit’i atmosfere salar.”
“Küresel iklim değişikliğinin ana nedeninin Başta kömür olmak üzere fosil yakıtların yakılması, atmosferdeki karbondioksit oranının artmasındaki ana sorumludur. IPCC’ye göre 2004 yılındaki insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının %56’sı fosil yakıt kullanımında ortaya çıkan karbondioksite aittir. Ormansızlaşma da %17’lik bir paya sahiptir .
Fosil yakıtlar arasında ana sorumlu olarak "kömür" karşımıza çıkar. Küresel ölçekte birincil enerji talebinin %27’si kömürden sağlanırken, enerji kaynaklı sera gazı emisyonlarının %43’ü kömür kaynaklıdır. Kömürü %36 ile petrol, %20 ile doğalgaz takip eder . Kömür, üretilen bir birim enerji başına doğalgazın 1,7 katı karbondioksit’i atmosfere salar.”
Kömürle
çalışan termik santraller iklim değişikliğinin baş aktörleridir. Bunun yanı
sıra sera gazlarının salınımı, büyük baş hayvancılık ozon tabakasının incelmesine,
kutuplardaki buzulların eriyerek sıcaklığın artmasına neden olmaktadır.
İklim
Değişikliği Bizi Nasıl Etkiler?
“İklim değişikliğinin etkisi, sadece sıcaklıklardaki artıştan ibaret değil. Kuraklık, seller, şiddetli kasırgalar gibi aşırı hava olaylarının sıklığı ve etkisinde artış, okyanus ve deniz suyu seviyelerinde yükselme, okyanusların asit oranlarında artış, buzulların erimesi gibi etkenler sonucunda bitkiler, hayvanlar ve ekosistemlerin yanı sıra insan toplulukları da ciddi risk altındadır.
Bilim dünyası, iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini en aza indirmek için ortalama sıcaklıklardaki artışın azami 2°C ile sınırlanması gerektiğini belirtiyor. Bu hedefin tutturulması için atmosferdeki karbondioksit oranının 450 ppm seviyesini aşmaması gerektiği konusunda uyarıyor.”
“İklim değişikliğinin etkisi, sadece sıcaklıklardaki artıştan ibaret değil. Kuraklık, seller, şiddetli kasırgalar gibi aşırı hava olaylarının sıklığı ve etkisinde artış, okyanus ve deniz suyu seviyelerinde yükselme, okyanusların asit oranlarında artış, buzulların erimesi gibi etkenler sonucunda bitkiler, hayvanlar ve ekosistemlerin yanı sıra insan toplulukları da ciddi risk altındadır.
Bilim dünyası, iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini en aza indirmek için ortalama sıcaklıklardaki artışın azami 2°C ile sınırlanması gerektiğini belirtiyor. Bu hedefin tutturulması için atmosferdeki karbondioksit oranının 450 ppm seviyesini aşmaması gerektiği konusunda uyarıyor.”
PEKİ,
BU UYARILAR DİKKATE ALINIYOR MU? Dünya Enerji Kartelleri; enerji ihtiyaçları
söz konusu olduğunda,iklim değişikliğinin yarattığı sonuçlar ne kadar ciddi
olursa olsun, kar odaklı faaliyetleriyle dünyayı mahvetmeye devam ediyorlar.
Başta ABD olmak üzere, sera gazları salınımı konusunda BM Çevre Programlarına
uymamaya devam ediyorlar.
TÜRKİYE’DE YAPILMASI PLANLANAN 60 TERMİK SANTRAL İLE GELECEĞİMİZ YOK OLMA TEHDİDİYLE KARŞI KARŞIYA
TÜRKİYE’DE YAPILMASI PLANLANAN 60 TERMİK SANTRAL İLE GELECEĞİMİZ YOK OLMA TEHDİDİYLE KARŞI KARŞIYA
Dünya
yenilenebilir enerjiye yönelirken Türkiye’de termik santral ısrarı sürüyor.
Kalitesiz kömürle çalışan termik santraller hem doğayı yok ediyor, hem de
tehlikeli atık üretiyor.
12 BİN TON
TEHLİKELİ ATIK ORTAYA ÇIKTI
“TÜİK
verilerine göre, 2016 yılında termik santrallarda 12 bin tonu tehlikeli olmak
üzere toplam 19.5 milyon ton atık oluştu. Toplam atığın yüzde 87.8’ini kül ve
cüruf atıkları oluştururken yüzde 12.2’sini atık su arıtım çamurları, kimyasal
atıklar, kâğıt, plastik, metalik atıklar ile evsel ve benzeri atıklar
oluşturdu. Toplam atığın yüzde 83.3’ü kül dağı, kül barajı veya düzenli depolama
tesislerinde bertaraf edilirken, yüzde 16.7’si ise atık bertaraf/geri kazanım
tesislerine ve maden/taşocaklarına gönderildi.
Veriler tehlikeyi gözler önüne sermesine
karşın, Türkiye’de hâlâ 60 termik santral tesisinin yapılacağı, bu santrallerin
Adana, İskenderun Körfezi çevresi, Çanakkale,Eskişehir, İzmir,
Hatay-İskenderun, Zonguldak- Bartın, Konya Kapalı Havzası, Kütahya-Seyitömer,
Trakya gibi tarım arazileri ve turizme açık yerlerde yoğunlaştığı söylentileri
bizleri derinden üzmektedir.
TEMA’nın hazırladığı rapor; Çanakkale’de
işletmede olan ve işletmeye geçecek kömürlü santrallerin, ciddi boyutlarda hava
kirliliğine neden olacağını ortaya koymaktadır.
İlçemize en yakın il olan Zonguldak’da, Ereğli-Amasra arasındaki sahil şeridine 13
termik santral daha planlanıyor. Zonguldak zaten 4 termik santralın yarattığı
kirlilik nedeniyle can çekişiyor. Santraller Ereğli, Kandilli, Çatalağzı,
Muslu, Saltukova, Sazköy, Amasra Mugada’da yer alıyor. Kent şimdi de Ömerağzı,
sahilini yitirmek üzere. Bölgeye yeni termik santral planı gündemde. Santrallerin tümünün kurulu olduğu
Çatalağzı halkı da kanserle mücadele ediyor. Diğerleri ise proje aşamasında. Bu
durumu “Çok şükür bizim ilçemizde yok” diyerek görmezden gelebilir miyiz?
termik
santralde ısrar etmek ÇEVRE CİNAYETİdir
Yapılması planlanan termik santrallerin
tarım arazilerini yok edeceğini ve ülkemiz tarımının dışa bağımlı hale
geleceğini, bundan üretici çiftçinin ve tüketici olarak da halkın zarar
göreceğini tahmin etmek zor değil.
Oysa, Dünya Bankası
ile birlikte birçok finansman kuruluşu, fosil yakıtları portföyünden
çıkardı. Gelişmişlik düzeyi fark etmeksizin birçok ülke bir araya gelerek
geleceğin enerji dönüşümü için platformlar kurdu. Türkiye bu ülkeler ile aynı kulvarda yer alarak, yenilenebilir enerji
yatırımları için uygun politikalar geliştirilmesinde aktif rol alması, ülkemize
ve insanlığa daha fazla fayda vekatkı sağlayacaktır.
ALTERNATİF
ENERJİ KAYNAKLARINA YÖNELİNMELİDİR!
Güneş
Enerjisi :
Rüzgar
Enerjisi:
Jeotermal
enerji
Dalga
Enerjisi
Gelgit
Enerjileri
Akıntı
Enerjileri
Hidrojen
enerjileri vb. yeni arayışların ve yatırımların yapılması gelecek nesillerimize
bırakacağımız en doğru miras olacaktır.
BETONLAŞMA İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN BİR
DİĞER SEBEBİDİR.
Ormanların
yakılarak, yerine binaların yapılması oksijen kaynaklarımızı tüketmektedir. Bu
konuda önlem alınması, beton ve asfalta dayalı yolların sera etkisini azaltacak
şekilde planlanması, binaların yeşil alanlarla uyumlu olması, yeni ekolojik
bina tasarımlarının desteklenmesi acil bir zorunluluktur.
İklim
değişikliği tehlikeli boyutlara doğru ilerlemektedir; Su kaynakları azalmakta, tarım
arazileri tükenmekte, bunun sonucu gıda üretimi azalmaktadır. Afrika’da
insanlar açlık ve susuzlukla mücadele etmektedirler.Bu tehlikenin bizim
kapımızı çalması çok uzak değil. Eğer bugünden önlem almazsak bizleri seller,
fırtınalar, aşırı sıcaklık ve kuraklık bekliyor.
İklim
değişikliği sonucu değişime ayak uyduramayan birçok bitki ve hayvan nesli yok
olma tehlikesi ile karşı karşıya.
İklim değişikliğini önlemek için;
Devletler, fosil yakıtlardan vazgeçmeli, yenilebilir kaynaklara yönelmelidirler.
Bireyler olarak yapabileceklerimiz ise; bu konuda duyarlılık oluşturmak ve
bireysel olarak her türlü israftan kaçınmayı suyu ve elektriği tasarruflu
kullanmayı alışkanlık edinmeliyiz.
Kaynak :
https://www.wwf.org.tr / http://www.iklimicinsesver.org/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder