18 Kasım 2016 Cuma

ÇOCUK GELİNLERE HAYIR !


TECAVÜZ MAĞDURLARININ TECAVÜZCÜLERİ İLE EVLENDİRİLEREK, TECAVÜZCÜNÜN CEZA ALMASINI ENGELLEYEN YASA ÖNERİSİNİ KINIYORUZ!

Kadına yönelik tecavüzün, 18 yaşından küçük çocuklara yönelik cinsel suçların rızası, affı olmaz. Böyle bir yasanın partisi, partilisi, savunucusu da olmaz. 
 
"AKP'li bağzı vekillerin yasa önergesiyle 16.11.2016 tarihine kadar buna göz yummuş, sineye çekmiş olanların affedilmesini istiyor.
Deniyor ki "Canım efendim, tecavüzcüye af gelmiyor, bir biçimde ailenin ve çocuğun rızasıyla olmuş bitmiş bir işin mağdurları için af getiriliyor"... Yani deniyor ki, efendim ne olmuşsa olmuş, adam gelmiş, evladınıza uçkur çözmüş vaktiyle. eh siz de onu elalem ne der, namusuma laf gelir korkusuyla sineye çekmişsiniz ve imza verip, reşit olmayan evladınıza uçkur çözen haysiyetsizle nikahlayıp "namusu kurtarmışsınız!"... İşte onlar için bu af!
AKP'nin argümanı şu: Vaktiyle bir sebeple, çocuk yaşta evlendirilmiş ailelerin mağduriyeti giderilmeli!... Bu nedenle "bir defaya mahsus" bu affı çıkarıyoruz...
Elinizi vicdanınıza koyun!
"Vergi affı" gibi, "mali suç" gibi af getirilmeye çalışılan konu, bu ülkede ne yazık ki "çocuğa uçkur çözme" geleneğini ödüllendiren bir kafanın ürünüdür. Uydurulan "çocuk gelin" kavramını yasallaştırmaya dönük bir uygulamadır ve "bir defaya mahsus" ifadesi, bu rezilliğin üstünü örtemez. Aksine, getirilecek bir af, tıpkı vergi affı gibi bu iğrençliğe gelecekte de af uygulanacağı beklentisi yaratır.
Siyasi görüşünüz ne olursa olsun, bu önergenin kabul edilmesine çok güçlü bir itirazla karşı çıkmak, insanlık borcunuzdur. Hangi gerekçeyle olursa olsun, çocuklara uçkur çözmüş alçakların affedilmesini onaylamayın. Bulunduğunuz her yerde, elinizdeki her imkânla bu kepazeliğin yasalaşmasına karşı çıkın.
Çocuğa uçkur çözmenin gerekçesi, rızası, anlaşması, affı olmaz!
Bunun "ne olmuşsa olmuş" u da olmaz!

Korkmayın, susmayın, sessiz kalmayın! " 
Notu : S. Dirlik Facebookundan alınmıştır.
  


16 Kasım 2011 Meclise verilen önergenin derhal çekilmesini istiyoruz!
Önergenin tam metni şöyle:
"Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının Geçici 1. maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesinz ve teklif ederiz.
"(2) Cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın 16/11/2016 tarihine kadar işlenen cinsel istismar suçundan, mağdurla failin evlenmesi durumunda, Ceza açıklanmasının geri bırakılmasına, hüküm verilmiş ise cezanın infazının ertelenmesine karar verilir. Zamanaşımı süresi içinde evliliğin, failin kusuruyla sona ermesi halinde fail hakkıdaki hüküm açıklanır veya cezanın infazına devam olunur. Bu fıkra uyarınca fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına veya cezanın infazının ertelenmesine karar verilmesi durumunda, suçqan azmettiren veya işlenişine yardım edenler hakkında kamu davasının düşmesine veya infazının ortadan kaldırılmasına karar verilir" denmektedir. 
Bu Yasa önergesinin derhal geri çekilerek, tecavüzcülerin, çocuk istismarcıların en ağır şekilde cezalandırılmasını sağlayacak, caydırıcı yasa teklifi hazırlanmalıdır.




Dohaycan Derneği Yönetim Kurulu


13 Kasım 2016 Pazar

KESMEYİ DÜŞÜNDÜĞÜNÜZ AĞAÇLARA BİR ŞANS VERİR MİSİNİZ BAŞKAN?



Dohaycan Derneği olarak, Değirmendere'sinde yapılacak park için ağaç kesimi yapılacağı bilgisi üzerine; Sivil Toplum Örgütlerine çağrı yaparak, gönüllü çevrecilerin katılımıyla, 13 Kasım 2016 tarihinde Park bölgesindeki ağaçların sayımını gerçekleştirdik. 828 adet ağaç olduğunu bunlardan bazılarının çok daha yaşlı ağaçlar olduğunu tespit ettik. 


BASIN METNİ
Bugün buraya, yeni yapılacak park için kesilecek ağaçlara veda etmek için toplandık.  Peki dostlar, yıllardır burada doğal yaşamın bir parçası olmuş ağaçlara veda edebilecek miyiz? Veda edebilecek misiniz?  Tek çare bu mudur?
Bir canlı hayat başladığında, biliriz ki o hayatın sonu da vardır. Yeni bir hayat başladığında hissettiğimiz sevinç, o hayat sona erdiğinde acıya dönüşür. Ölümün kaçınılmazlığını kabullendiğimiz için, acıyı da yaşamın bir parçası olarak kabul ederiz. Yine de; ölümden çok ZAMANSIZ ve ACIMASIZCA  gelen ölümlere isyan ederiz. Hele ki çaresi varsa, çaresi varken elimizden geleni yapmadıysak, isyanımız suçluluk duygumuzla büyür. 



BUGÜN BURAYA YOK EDİLMEK ÜZERE SEÇİLEN AĞAÇLARI GÖRMEYE GELDİK.
Duyduk ki,  yapılacak park için dere yatağındaki ağaçlar kesilecekmiş. Duyduk ki, yerlerine çok daha fazla fidan dikilecekmiş…
Ey dere yatağında büyüyen fidan, ağaç olmak için kaç yılın geçti? Bu sürede kaç kuş ailesi yuva yaptı dallarına… Dere Yağmur suları ile taşarken onu yatağında nasıl tuttun? Kaç kez borçlandık sana…  
Bunu anlamak için geldik bugün ve tek tek sayacağız varlığınızı…
O yüzden bu bir veda değil, pişman olmamak için sağduyulu bir çağrıdır sizi kesmeden güzel bir park yapılabileceğine inanmayanlara. 


DOĞAL PARK ALANI  İLE BÜTÜNLEŞEN BİR PARK PROJESİ YAPILAMAZ  MI?
Park projesini hazırlayanlar, buradaki eko sistemi bozmadan, dere yatağını ağaçlardan yoksun bırakmadan bir proje gerçekleştiremezler miydi?
Buradan değerli Belediye Başkanımıza seslenmek istiyoruz:  Projenin revize edilmesi çok mu zor Başkan? Belki birkaç hafta kaybederiz ama ömürlük ağaçları şehrimizin doğal bir unsuru olarak bırakamaz mısınız? Projeyi kafalarına göre hazırlayanlar,  Buradaki ağaçların yerine binlerce fidan dikseniz bile fidanların ağaç olana kadar kaç yıl bekleyeceğimizi de söylediler mi size? Yaşlı nüfusu fazla olan ilçemizde; kaçımız görebileceğiz fidanların ağaca dönüştüğünü…
 Ağaçlar kesildiğinde, köklerinden koparıldığında,  dereyi ağacından etmekle kalmayıp,  Akçakoca’da tükenmek üzere olan doğal dokuyu, habitatı değiştirmiş olacaksınız.  Bulunduğunuz yerden burası ve bizler nasıl görünüyoruz bilmiyoruz ama; gücünüz ve kararlarınız karşısında bize yas tutmaktan, veda etmekten başka seçenek sunabilirsiniz.
Bizler belki sizin gözünüzde bir avuç duyarlı doğa severiz. Sesimiz, Kulağınıza sinek vızıltısı gibi geliyor belki… Biz yine de sizin projenin revizyonu ile ilgili talimat vermenizi umut etmek istiyoruz. Yumruğunuzu masaya vurup “ Bana doğal dokuyu incitmeden revize edin bu projeyi” demenizi bekliyoruz.
Doğanın orijinal halini koruyarak; “DOĞAMIZI KORUYARAK” çok güzel bir park yapabilirsiniz Başkan. Yeter ki isteyin.  Fidan dikeceğim diye ağaçları yok eden, fidan ile ağaç arasındaki farkı bilmeyen Belediye Başkanı olarak yazdırmayın tarihe adınızı. Sizi dostça uyaran bizlere kulak verin. Revize edin projeyi Başkan, bizler unutulup giderken, sizler doğasına dokunmadan doğal park yapabilen bir Belediye Başkanı olarak unutulmayanlar arasında alın yerinizi.
Kesmeyin ağaçları Başkan… Elinizde baltalarla girmeyin deremize…



AĞAÇLARA AĞIT
Ah ağaçlar, ah ağaçlar
Acı düştü peşime
Ah ağaçlar ah ağaçlar
Ardımdan ıslık çalar

Ah ağaçlar ah ağaçlar
Orda kaldı yanağımın yarısı
Kendini boşlukla tamamlar
Ah omuzumda bir kesik el ki
Hala, hala durmadan kanar



 Not. Sezen Aksu'nun Ah Kavaklar şarkı sözlerinden uyarlanmıştır.

4 Ekim 2016 Salı

HAYVAN HAKKI İHLALLERİNE KARŞI YASTAYIZ !




4 EKİM HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ ETKİNLİĞİ'NDE HAYVAN HAKKI İHLALLERİNE KARŞI SİYAH ŞEMSİYELERİMİZLE YASTA OLDUĞUMUZU İLAN ETTİK.

Dohaycan Dernek Başkanımız Derya Çolpan'ın açılış konuşmasından sonra söz alan Başkan Yardımcısı Mükafat Ata aşağıdaki konuşmayı gerçekleştirdi. 



"Bugün burada yaşam zincirinin en zayıf halkası olan hayvanların yaşam haklarını hatırlatmak için toplandık.

4 Ekimin Dünya Hayvan Hakları Günü olması nedeniyle; Ülkemizdeki hayvan hakkı ihlallerine dikkat çekmek istiyoruz. 365 gün kendi haklarımız için konuşuyoruz, bir gün de Allah’ın dilsiz kulları için, hayvanlar için konuşalım.

Diyorlar ki; “ÖNCE İNSAN”  Biz de diyoruz ki; TEK ÖNCELİĞİMİZ VAR; YARADANIN EMANETLERİNE SAHİP ÇIKMAK…



İnsanların kıtalararası göç yollarında yaşam savaşı verdiği dünyada, biz hayvan haklarından bahsediyoruz.  Çünkü biliyoruz ki, hayvan haklarına saygılı olmayı başarabilenler, İnsan haklarına koşulsuz saygı göstermeyi doğuştan öğrenirler. İnsan olmanın ve insanlık onurunu yüceltmenin yolu en zayıf ve mağdur olana sahip çıkmaktan geçiyor.

Hatırladığımız en eski NUH TUFANINDA,  Allah İnsan olmalarına rağmen kötülük yapanları bırakıp, yarattığı tüm canlıları Nuh peygamberin gemisine bindirmiştir. Ve biz insanlara emanet etmiştir.

İndirdiği bütün kitaplarda; insanlara açgözlülüğü, zulüm etmeyi, kibirli olmayı yasaklamış olmasına rağmen, Bizler hala kötülük yapmaya, kendimizden zayıf ve güçsüz olanları ezmeye ya da zalimlerin karşısında susmaya devam ediyoruz.

Bizler, YAŞAM HAKKI SAVUNUCULARI  olarak; İnsanın İnsanla, İnsanın Toprakla, İnsanın Doğayla, İnsanın Hayvanlarla BARIŞMASINI istiyoruz. Şiddetin giderek arttığı, nefret dilinin çoğaldığı ortamda bizi, insanlığımızı kurtaracak tek dil; BARIŞ VE SEVGİ DİLİDİR.

Bizler, kadın, çocuk, yaşlı demeden mağdur olan herkese sahip çıkıyor, sokaklarda yaşayan sokak hayvanlarımızın mağduriyetlerinin bizim insanlığımızın imtihanı olduğunu düşünüyoruz. 


Ülkemizde ve Dünyada şiddet önce hayvanlara, Sonra kadın ve çocuklara uygulanıyor. Bunun önünü nasıl keseceğiz? !

ŞİDDETİ, KİME YAPILIRSA YAPILSIN;  TÜR, CİNS, IRK AYIRIMI YAPMADAN şiddete karşı çıkarak, mağdur olanların yanlarında olarak engelleyebiliriz.

Bilmeliyiz ki iyi insanlar sustukça, kötüler dünyamızı mahvetmeye devam edecekler. HER CANLININ YAŞAMA HAKKINA SAYGI DUYANLAR BİR OLURLARSAK, YAŞADIĞIMIZ ORTAMA BARIŞ VE HUZUR GETİREBİLİRİZ.

ŞİDDET YAPANLARI DIŞLAYARAK, GEREKİRSE TEDAVİ OLMALARINI SAĞLAYARAK HUZURU SAĞLAYABİLİRİZ.

Türkiye’de faaliyet gösteren Hayvan Hakları İzleme Merkezi ve Komitesi’nin  Geçtiğimiz günlerde basına ve kamuoyuna yapmış olduğu açıklama, hayvanlara yönelik hak ihlallerinin çok ağır boyutlarda olduğunu göstermektedir.

Güzel Akçakoca’mızda bile bir sokak köpeği insanların gözü önünde hunharca bıçaklanmış, neyse ki duyarlı vatandaşlarımızın ilk müdahalesi ve Veterinerimizin yoğun çabaları ile hayata döndürülmüştür.

BU VAHİM TABLO NEDENİYLE; 4 EKİM HAYVANLARI KORUMA GÜNÜNDE KUTLAMA YAPAMIYORUZ. ÇÜNKÜ YASTAYIZ.

Ayrıca, ne yazık ki ülkemizde 5199 sayılı yasaya uygun olarak çalışan,  KISIRLAŞTIRIP; AŞILAYARAK, ALDIĞI YERE BIRAKAN BELEDİYELERİN SAYISI ÇOK AZDIR. Birçok yerde zavallı hayvanlar zehirlenmekte veya beslenemeyecekleri ormanlık alanlara atılmaktadırlar. Bizler Akçakoca’mızda bu tür hak ihlalleri olmaması için sürekli mücadele etmekteyiz.

Biz Hayvan Hakları gününde; insanlığımızın kurtuluşunun, başta dilsiz hayvanlar olmak üzere mağdur olanlara sahip çıkmakla mümkün olduğunu düşünüyoruz. Tüm halkımızı, duyarlı insanları sokaklarda yaşamaya mahkum edilmiş bu canlılara yardım etmeye çağırıyoruz. Onlara Bir kap su, bir kap yemek ve sığınabilecekleri küçük bir yer verin. Şehrimizin hayvanlarına sahip çıkın. Belediyemiz KISIRLAŞTIRIP, AŞILARINI YAPTIKTAN SONRA ALDIĞI YERE BIRAKTIĞINDA O canı şikayet edip, mağdur etmeyin. Unutmayın ki, sokağınızdaki köpeğinize sahip çıkmanız halinde tanımadığınız yabancı köpekleri sokağınıza sokmayacaktır. Çocuklarınıza korkmayı değil, sevmeyi öğretin.

Önümüz kış, kuşlar için, sokaklarda yaşayan hayvanlar için artan yemeklerinizi çöpe atmayın, onlarla paylaşın. Bu acımasız çağda, İkinci bir NUH TUFANI gelmeden kurtulursak, hep birlikte İNSANLIĞIMIZLA kurtulacağız. Yoksa heryer cehennem bize… Bu anlamlı günde, Yürekleriniz sevgi ve merhametle dolsun.

Geldiğiniz için teşekkür ederiz. 

Konuşmadan sonra "ŞİDDETE SEYİRCİ KALMA" İSİMLİ skeç ile hayvanlara yapılan şiddete karşı gerekli mercilere, Emniyete başvurulması gerektiği anlatıldı.


Nurten Acar Hanım ise sokaktan alıp kurtradığı köpeğin nasıl düzeldiğini, güzelleştiğini anlattı.

4 Ekim Hayvanları koruma Günü etkinliğimize katılan başta KIZILAY Konukevi Sakinlerine, Dilek Aydoğan Direk Hanıma, Sivil Toplum Derneği Başkanı Mustafa Turna'ya, Üniversite'den hocalarımıza, İlkokul Öğretmenim Turan Lokum'a, Veterinerimiz Ufuk Göktaş'a, MELEK REKLAM SAHİBİ Ahmet Kaya'ya, 2 Torba Mama Bağışında bulunan Fatma Selma Koşal Hanım'a, 1 torba mama bağışlayan ve etkinliğimize katılan Ak Parti KAdın Kolları Başkanı Meral Çalışkan Hanım'a ve arkadaşlarına VE KATILAN TÜM HAYVAN HAKLARI SAVUNUCULARINA yürekten teşekkür ederiz.

Dohaycan Derneği Yönetim Kurulu

2 Ekim 2016 Pazar

4 EKİM HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ ETKİNLİĞİMİZE BEKLİYORUZ.


Ülkemizde ve Dünya da hayvan hakkı ihlalleri artarken, her türlü çabamıza rağmen, kurtarabildiğimiz hayvanlarla avunamıyoruz !

Türkiye'nin her tarafından gelen zehirleme, işkence yapma, ormanlık alanlara atarak ölüme terk etme, barınaklarda kötü koşullarda ölüme mahkum etme haberlerinden sonra, Dünya Hayvan Hakları Günü'nü maalesef kutlayamıyoruz. Çünkü YASTAYIZ ! 

Hava güneşli de olsa, yağmurlu da olsa siyah şemsiyenizle tüm hayvan dostlarını, vicdanlı insanları ,Cumhuriyet Meydanı'nda bekliyoruz.




Hayvan Hakları İzleme Merkezi ve Komitesi - HAKİM tarafından yapılan açıklama göstermektedir ki; hayvan hakları karnemiz çok kötü...

"BASINA ve KAMUOYUNA,
Sivil Düşün Aktivist Destek AB Programı tarafından desteklenen ve Hayvan Haklarını Koruma ve Geliştirme Derneği (HAGİD) tarafından yürütülen Hayvan Hakları İzleme Merkezi (HAKİM) çalışması kapsamında, Türkiye'de yaşanan hayvan hakları ihlâllerini, tür ayırt etmeksizin raporlamaya devam ediyoruz. Bu basın toplantımızda Mart, Nisan, Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarında yaşanan hayvan hakları ihlâllerini basın ve kamuoyu ile paylaşıyoruz.
Bu toplantıda açıklayacağımız beş aylık hayvan hakları ihlâlleri raporuna göre; Mart ayında EN AZ 16 bin 560 yaşam hakkı ihlâli, EN AZ 1040 işkence vakası, EN AZ 232 özgürlüğü kısıtlama vakası, EN AZ 50 beden dokunulmazlığını ihlâl, EN AZ 138 cana kasıt vakası, EN AZ 40 bin 120 zorunlu göce tâbi tutma olayı ile karşılaşılmıştır. Nisan ayında ise EN AZ 7 milyon 392 bin 152 yaşam hakkı ihlâli, EN AZ 105 işkence vakası, EN AZ 1 cinsel şiddet vakası, EN AZ 576 özgürlüğü kısıtlama vakası, EN AZ 60 beden dokunulmazlığını ihlâl, EN AZ 7 cana kasıt vakası ve EN AZ 40 terk etme vakası ile karşılaşılmıştır. Mayıs ayında ise EN AZ 1797 yaşam hakkı ihlâli, EN AZ 24 işkence vakası, EN AZ 103 özgürlüğü kısıtlama vakası, EN AZ 1 cana kasıt vakası, EN AZ 2 beden dokunulmazlığını ihlâl, EN AZ 35 zorunlu göce tâbi tutma ve EN AZ 105 terk etme vakası ile karşılaşılmıştır. Haziran ayında ise EN AZ 104 bin 589 yaşam hakkı ihlâli, EN AZ 27 işkence vakası, EN AZ 1.516 özgürlüğü kısıtlama vakası, EN AZ 1 cana kasıt vakası ve EN AZ 10 terk etme vakası ile karşılaşılmıştır. Temmuz ayında ise EN AZ 800 bin 136 yaşam hakkı ihlâli, EN AZ 248 işkence vakası, EN AZ 342 özgürlüğü kısıtlama vakası ve EN AZ 14 cana kasıt vakası ile karşılaşılmıştır. Beş aylık hayvan hakları ihllâlleri raporumuza, toplamda EN AZ 8 milyon 315 bin 234 yaşam hakkı ihlâli, EN AZ 1444 işkence vakası, EN AZ 2769 özgürlüğü kısıtlama vakası, EN AZ 112 beden dokunulmazlığını ihlâl, EN AZ 161 cana kasıt vakası, EN AZ 40 bin 155 zorunlu göce tâbi tutma, EN AZ 155 terk etme vakası ve EN AZ 1 cinsel şiddet vakası yansımıştır. Beş aylık raporumuza EN AZ 1 cinsel şiddet vakası yansısa da Türkiye’de hayvanlara yönelik cinsel şiddetin oldukça yaygın olduğu bilinmekte ancak medyaya yansımadığı için raporlandırılamamaktadır. 31 Ağustos 2016 itibarı ile, sunî tohumlama yoluyla cinsel şiddete maruz kalan kayıtlı hayvan sayısı, 1 milyon 764 bin 56 olarak HAYGEM verilerine yansımıştır. Raporlarımıza yansıyan hak ihlâllerinin yaptırımla karşılık bulması için Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nı göreve davet ediyoruz.
Türkiye’de bir ilk olarak başladığımız bu çalışmada, 7 aydır raporlarımıza yansıyan hayvan hakları ihlâllerine ilişkin istatistikî veriler, türü ne olursa olsun, şiddetin her türlüsünün, sinir sistemi olan her canlıya aynı acıyı verdiği bilincinden, yaşadığımız coğrafyada ne kadar uzakta olduğumuzu bizlere gösteriyor.........................
Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliği, 10 senedir yürürlükte olmasına rağmen ve bu yönetmelikte bir hayvan bakımevinin hangi koşullarda kurulması gerektiği ve ne şekilde hayvanlara hizmet verileceği belirlenmiş olmasına rağmen, hayvan barınaklarının durumu tam anlamıyla içler acısıdır. Beş aylık süre zarfında; İstanbul Sarıyer Belediyesi Barınağı ve Beşiktaş Belediyesi sokak hayvanları tedavi ünitesi, Aydın Büyükşehir Belediyesi Barınağı, Antalya Alanya Barınağı, Bursa İnegöl Barınağı, İzmir’de Foça Belediyesi, Büyükşehir ve Konak Belediyesi’nin sokak hayvanları tedavi birimi, Mersin Tarsus Barınağı; Afyon Sandıklı Barınağı; Osmaniye Kadirli Barınağı; İzmir Kiraz’da sokak hayvanlarının tutulduğu yer ve Bergama Barınağı; Adıyaman Belediyesi Barınağı; Balıkesir Edremit Belediyesi Barınağı, Konya Akşehir Belediyesi Barınağı, Manisa Turgutlu Barınağı; Kayseri Büyükşehir Belediyesi Molu Barınağı ve Ergene Çöplüğü’ne Çorlu Belediyesi ve birçok ilçe belediyesi tarafından terk edilen sokak köpekleri açısından tablo oldukça can acıtıcıdır. “Geçici hayvan bakımevi” adı altında, gerek arazi özellikleri gerekse fizikî koşulları itibarı ile hayvanlar için yaşamsal tehdit ve tehlike oluşturan barınaklar ise çoğalmaya devam etmektedir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin, metan gazı toplama alanında ve yüksek gerilim hatlarının altında bulunan Hasdal Barınağı’nın bir benzeri ise, Uşak’ta Banaz Belediyesi tarafından inşa edilmiştir. Banaz’da sokak hayvanları, her an patlama tehlikesi ile karşı karşıya olan tüp deposunun yanında kurulan bir barınağa hapsedilmeye başlanmıştır. Mevzuata aykırı olarak inşa edilen ve kurulan barınaklar konusunda Orman ve Su İşleri Bakanlığı, yaptırım uygulamamak için direnmektedir.
Yine aynı yönetmeliğe göre; sokaklardan toplanan hayvanların, alındıkları yerlere bırakılması esas olmasına rağmen, neredeyse tüm belediyeler, sokak köpeklerini farklı mahallelere, bundan da kötüsü, asla yaşayamayacakları bölgelere, ormanlara, taş ocaklarına, çöplüklere terk etmektedir. Raporlama yaptığımız beş aylık süre zarfında; İstanbul’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin, sabahın erken ve gecenin geç saatlerinde neredeyse tüm İstanbul ilçelerinden, Arnavutköy Belediyesi’nin ilçe genelinden; Ankara’da Polatlı TİGEM’den; Afyon’da Sandıklı’dan; Bursa’da Paşaköy’den; Adana’da Doğalpark’tan; Aydın’da Milas’tan ve Güzelçamlı’dan; Bartın’da Amasra ve Kozcağız’dan; İzmir’de Kiraz’dan; Kocaeli’de birçok ilçeden ve Manisa’da tüm il genelinde sokak hayvanlarının usulsüz olarak toplandığı defalarca tespit edilmiştir. Kısırlaştırıldığı iddia edilen ve ücra, ıssız yerlere terk edilen küpeli sokak köpeklerinin doğum yaptığı ise defalarca hayvan koruma gönüllüleri tarafından tespit edilmiştir. İstanbul’a bakacak olduğumuzda ise, Kurtköy-Pendik orman hattı âdeta “sokak köpeği havzası”na dönüştürülmüş durumdadır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri, sokak köpeklerine “hafriyat molozu” muamelesi yapmakta, ormanlar, yol kenarları sokak köpeği cesetleriyle dolup taşmaktadır. Ne yazık ki günümüzde, yerel yönetimlerce, evsel atıklar ve geri dönüştürülebilecek atıklar dahi sokak hayvanlarından daha değerli görülmektedir. Ayrıca, daha önce, bazı akademisyenlerin istifası ile sonuçlanan bir kedi kıyımı vakası ile gündeme gelen Şehir Üniversitesi’nin, kampüs içerisindeki kedileri bugünlerde bir kez daha toplatarak bilinmeze gönderdiğini buradan duyuruyoruz. Yaşam düşmanı bir tavırla, kedileri yaşam alanlarından sürgün eden Şehir Üniversitesi’ni teşhir ediyor, kınıyor ve bu hayvan düşmanı tutumdan derhal vazgeçmeye çağırıyoruz.
Geçtiğimiz Nisan ayında, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre; Türkiye genelinde 2015 yılında 65 bin hayvan kapasiteli 200 hayvan bakımevinde yapılan rehabilitasyon (?) çalışmalarında yaklaşık 136 bin sokak hayvanının kısırlaştırılarak işaretlendiği ifade edilmiştir. Hatırlatmak isteriz ki kısırlaştırma operasyonu, rehabilitasyon faaliyeti olarak tanımlanabilecek bir uygulama değildir. Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na soruyoruz: Rehabilitasyonun anlamını biliyor musunuz? 2015 yılında belediyelerin veya mobil kısırlaştırma hizmeti adı altında “işkence” yapan firmaların kısırlaştırdığı 136.000 sokak hayvanından kaçı yaşıyor, kaçı bu operasyondan sonra tıbbî yardıma muhtaç hâle geldi, kaçı alındıkları yerler olan sokaklara geri dönebildi? Bugün yerel yönetimlerce meslek etiğine aykırı şekilde yapılan ve milyonlarca insanın da vicdanını yaralayan kısırlaştırma operasyonları, sokak hayvanları için soykırıma dönüşmüştür.
Öte yandan, sokak hayvanlarının dev, merkezî tesislerde toplandığı toplama kamplarının inşa edildiği ve işletildiği bir döneme girmiş bulunmaktayız. İstanbul’da Sarıyer’in Kısırkaya köyünde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından inşa edilen Kısırkaya hayvan toplama kampına benzer projeler farklı şehirlerde de hayata geçirilmek isteniyor. Bilindiği üzere, Kısırkaya toplama kampı, Hayvan Haklarını Koruma ve Geliştirme Derneği (HAGİD) tarafından idarî yargıya taşınmış ve İstanbul 6. İdare Mahkemesi’nin verdiği “iptal” kararı ile proje iptal edilmiştir. En başından beri söylediğimiz gibi, sokak hayvanlarını kullanarak bölgenin imara açılması konusunda bir rant projesi olarak tanımladığımız Kısırkaya toplama kampı, bugün hâlâ faal durumdadır ve İstanbul’un 120 km. ötesinden toplanan sokak hayvanları, dağ başında olan bu tesise taşınmaktadır. Mahkeme kararına, yapılan suç duyurusu ve tüm idarî başvurulara rağmen faaliyete devam eden Kısırkaya toplama kampı projesine son vermeyen İBB yetkilileri hakkında yapmış olduğumuz suç duyurusu kapsamında, İstanbul Valiliği soruşturma izni vermese de yaptığımız itiraz neticesinde, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi I. Kurulu, İBB yetkilileri hakkında soruşturma izni verilmesine karar vermiştir. Böylelikle, mahkeme kararını uygulamayan, binlerce sokak hayvanının yaşam hakkını gasp eden, kilometreler boyunca hasta ve sakat hayvanlara işkence eden İBB yetkililerinin, görevlerini kötüye kullandıkları ve imar kirliliğine neden oldukları gerekçesiyle yargılanmalarının önündeki tüm engeller de ortadan kalkmıştır. Yılda onbinlerce hayvanın hakkını gasp eden İBB yetkilileri yargı önüne çıkartılana dek hukukî mücadeleye devam edeceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz.
Kısırkaya toplama kampı konusunda, tüm bu gelişmelerden bağımsız olarak, yarın İstanbul 3. Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na başvuruda bulunarak, söz konusu tesisteki yasadışı yapıların kaldırılmasını talep edeceğiz. Ayrıca kazandığımız dava neticesinde doğan tazminat hakkımız konusunda hazırlıklara başladığımızı da duyuruyoruz. Bu hafta, İBB’ye başvurarak manevî zararımızın karşılanması talebinde bulunacağız. Tazminat davasını kazandığımız takdirde, mahkemenin takdir edeceği tazminat miktarı, Türkiye’de rutin şiddete, tecavüze, kötü muameleye maruz kalan sokak hayvanları için şeffaflık içerisinde değerlendirilecektir.
Bu basın toplantısı vesilesiyle, defalarca hayvan koruma gönüllüleri tarafından yasadışı ve usulsüz işler yaparken yakalanan ve daha dün, İstanbul Ataşehir’den 18 sokak köpeğini toplayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ve Türkiye’deki tüm yerel yönetimlere sesleniyoruz: Türk Ceza Kanunu’nda suç olmasına rağmen, yetkisiz ve vasıfsız işçilerinize hayvanlara uygulattığınız anestezik maddeleri kamu güvenliğini de hiçe sayarak kullanmaya son verin. Vicdandan, meslek etiğinden, temel hayvan sağlığı prensiplerinden uzak bir şekilde, sokak hayvanlarına soykırım boyutlarında uyguladığınız ve hiçbir utanma belirtisi göstermeden adına “rehabilitasyon” dediğiniz kısırlaştırmalara derhal son verin; veteriner hekimlerinizi meslek etiğine sahip olan ve hayvan haklarına saygılı insanlardan seçin. Duvarlarınızdaki, kapılarınızdaki “rehabilitasyon merkezi” tabelalarını sökün çünkü uygulamalarınızın hiçbirisi, rehabilitasyon ile uyuşmuyor. 80.000 İstanbullu sokak köpeğinin sürgün edildiği 1910 Hayırsız Ada Sürgünü’nden günümüze kadar devam eden ve Türkiye’nin en kadim canlılarından olan sokak hayvanlarının kökünü kurutma niyetinizden, soykırım ve imha uygulamalarınızdan, politikalarınızdan vazgeçin. 

Son olarak, tüm Türkiye toplumuna, mahallelerimizdeki komşularımıza sesleniyoruz: Yüzyıllardır sokak hayvanları ile birlikte yaşam kültürümüzü unutmayın; sokağınızdaki, mahallenizdeki hayvanların bilinmeze gönderilmesine izin vermeyin. Yerel yönetim eliyle sokak hayvanlarına yapılan her müdahalenin, yaşam alanlarımıza, bir arada var olma kültürümüze, en temel aidiyet ve adalet hislerimize saldırı olduğunu unutmayın. Mahalle sakinlerimiz olan sokak hayvanları toplatıldığında mutlaka hangi belediye tarafından, nereye, ne amaçla götürüldüklerini sorun. Onları kimsesiz bırakmayın, mahallenize geri getirilmeleri için talepte bulunun.