29 Mart 2017 Çarşamba

7'den 77'ye Drama Dersleri ile kuşaklar arası gönül bağı kurmayı hedefliyoruz.



DOHAYCAN DERNEĞİ OLARAK BU YIL YAŞLILAR VE ÇOCUKLAR ARASINDA GÖNÜL KÖPRÜSÜ KURMAK İSTEDİK.

Akçakoca Kızılay Yaşlılar Konukevi Müdürlüğü bünyesinde Barbaros Esmersoy hocamızın eşliğinde drama çalışmalarımız bugün itibarıyla başlamıştır. 



Oldukça eğlenceli geçen ilk dersin ardından hepimiz salı günlerini sabırsızlıkla bekliyoruz. 7'den 70'e gönül köprüsü projesi kapsamında ilçe genelinden de drama çalışmalarında bizimle olmak isteyen gönüllülerimizi ( ÇOCUK, YAŞLI, GENÇ HERYAŞTAN)  aramızda görmek bizleri sevindirir.
Her Salı Saat 10:00'da Konukevi Salonda bekliyoruz.




25 Mart 2017 Cumartesi

DÜZCE ÜNİVERSİTESİ'NDE AKTİF YAŞLANMAYI VE ÇALIŞMALARIMIZI ANLATTIK


18-24 Mart Yaşlılar Haftası Kutlamaları Çerçevesinde Akçakoca Kızılay Yaşlılar Konukevi'Nde yaptığımız çalışmalarımızı anlattık. 


Düzce Üniversitesi resmi sitesinde; "Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Fatma Eker’in oturum başkanlığını gerçekleştirdiği panelde; Sağlık Bilimleri Fakültesi’nden Arş. Gör. Dr. Tuğçe Türten Kaymaz, Akçakoca Kızılay Yaşlılar Konukevi’nde görev yapan Psikolog Dilek Aydoğan Direk, DOHAYCAN Derneği temsilcisi Nermin Alpay, Kızılay Yaşlılar Konukevi sakini emekli Hülya Güngören ve Akçakoca Gökspor Veteranlar Spor Kulübü futbolcusu Mustafa Çakır bilgi deneyimlerini paylaştılar. " 

Derneğimizi temsilen panele katılan Nermin Alpay'ın yapmış olduğu sunumdaki konuşmanın özeti:




"Günümüzde büyükanne, dede ve hatta hala ve amcaların yer aldığı geniş aileler artık yok. Yaşlı insanlar, evlerinde yalnız başına, televizyon karşısında kimsesiz bir şekilde kapılarını çalacak bir cana muhtaç  yaşamlarını sürdürüyorlar.
TOPLUMUN GENİŞ BİR KESİMİ YAŞLI BAKIM EVLERİNE HALA KUŞKU İLE BAKIYOR. YAŞITLARIYLA BİR ARADA YAŞLANMAYI SEÇMEK YERİNE, YALNIZ BAŞINA KALMAYI TERCİH EDİYORLAR.
BİZ BU KORKUYU VE YANLIŞ ALGIYI DEĞİŞTİRMEK İSTEDİK. AKÇAKOCAMIZDA VAR OLAN KIZILAYA AİT YAŞLIKONUK EVİNDEN BAŞLADIK.
Bayramlarda, özel günlerde ziyaret edilen, Şehrin ta içinde olmasına rağmen, şehre yabancı görülen bir yerdi bizim için.


Evlerinde yalnız yaşlanmayı Huzurevine gitmeye tercih ediyorlardı. Bunu ifade etme zor ama, huzurevine gitme fikri yaşlıların çoğunu tedirgin ediyor.
Biz öncelikle, bu algıyı kırmak için; kentin yaşlanan insanı ile huzurevinde yaşamayı seçmiş insanını bir araya getirmek istedik.
VE “HADİ KOMŞUYA GİDELİM, BİRLİKTE BİRŞEYLER YAPALIM” dedik.
ANAHTARI KAPI ÜZERİNDE OLAN KOMŞULUKLARIN BİTTİĞİ BİR ÇAĞDA,
BİZİM KUŞAĞA İTİCİ GELEN PARMAKLIKLARA RAĞMEN
KOMŞULARIMIZI TANIMAK İSTEDİK.
Akçakoca Kızılay Konukevi Sakinleri ile Huzur evi dışındaki 40 yaş üstü insanları birlikte Üretmeye davet ettik.
Kaynaşmayı hedeflediğimiz projemizin adını İKİNCİ BAHAR koyduk. Halk Eğitim’den gelen Hocamız İsa Ünsal ile Ebru çalışmaları, Taş boyama, Ahşap boyama Çalışmaları yaptık.



KAPISINDAN TEREDDÜT EDEREK GİRDİĞİMİZ HUZUREVİNDE BİRLİKTE ÖĞRENMENİN GÜZELLİĞİNİ YAŞADIK.

ÇOK GÜZEL KOMŞULARIMIZ OLDUĞUNU ÖĞRENDİK.
Birbirimizi tanıdık, Sevdik, dertleştik. Hem öğrendik, hem ürettik, hem de
Çoğaldık.  Birlikte üretmekten o kadar çok keyif aldık ki,
Bu yıl yeni çalışmalar için tekrar bir araya geldik.
Kızılay Konukevinin artık bizim komşu kapımız olduğunu ve orada dostlarımızın bizi beklediğini biliyoruz.



Bu yıl taş boyama çalışmalarımızın yanı sıra
7’ DEN YETMİŞYEDİ’YE DRAMA VE TİYATRO ÇALIŞMALARI İLE farklı KUŞAKLARI BULUŞTURMAYI HEDEFLİYORUZ.
HUZUREVİNDE , DEDE-TORUN  / NİNE-TORUN, TEYZE- YEĞEN  İLİŞKİLERİNİ YAŞATMAK  İSTİYORUZ.
BİR MAHALLENİN İNSANLARI OLARAK;
SADECE YAŞAM BOYU ÖĞRENİM ÇALIŞMALARI İLE AKTİF YAŞLANMAYI HEDEFLEMEDİK,
İSTEDİK Kİ, KOMŞULUK İLİŞKİLERİ YENİDEN HAYAT BULSUN,
ÇOCUKLAR DEDE, NİNE, YAŞLILAR TORUN HASRETİ YAŞAMASIN
BİRLİKTE ÜRETELİM, BİRLİKTE EĞLENELİM, VE BİRBİRİMİZE DESTEK OLALIM…
YAŞLI BAKIMEVLERİ İNSANLARI TERK ETTİĞİMİZ YERLER OLMASIN.
SADECE ÖZEL GÜNLERDE HATIRLANMAYACAK KADAR DEĞERLİ İNSANLARIMIZLA  BİRLİKTE SAĞLIKLI YAŞLANMAYI HEDEFLEDİK.
VE BU ÖZEL GÜNDE HUZUREVLERİNİN KAPISINI HENÜZ ÇALMAMIŞ İNSANLARA DİYORUZ Kİ;
ÇALIN KAPILARI, GİRİN İÇERİ / AÇIN KAPILARINIZI ALIN İÇERİ…
YAŞAM PAYLAŞTIĞIMIZDA ÇOK DAHA GÜZEL OLACAK. "


NOT: Çalışmalarımızı anlatma olanağı veren Yard. Doç. Dr. Fatma Eker'e, çalışmalarımızı destekleyen, birlikte üretim yapabilmemiz için kapılarını açan Akçakoca Kızılay Konukevi'ne ve Psikolog Dilek Aydoğan Direk'e, Halk Eğitim Müdürlüğü tarafından görevlenidrilen İsa Ünsal hocamıza teşekkür ederiz.

7 Mart 2017 Salı

ŞİDDET MAĞDURU KADINLARIN YERİNE BURADAYIZ!




ŞİDDET MAĞDURU KADINLARI TEMSİLEN BURADAYIZ!
Bugün burada evde, sokakta, işte şiddete uğrayan kadınların sorunlarını dile getirmek ve onlara “yalnız değilsiniz, hep birlikte yaşadığınız şiddeti durdurabiliriz. “ demek için toplandık. 

Şiddete uğrayan kadınlar, aldıkları yaraları makyajla kapatıyorlar veya sokağa çıkmıyorlar. Sokağa şiddetin yarattığı izlerle çıkmaya utanıyorlar. Oysa utanması gereken şiddet mağdurları değil, şiddet uygulayanlardır, demek için temsili yaralarla sokağa çıktık. Basın açıklaması yaptık.
 8 Mart 1857 yılında daha iyi çalışma koşulları istemiyle grev yapan kadınların hayatlarını kaybetme pahasına başlattıkları kadın hareketi, Dünya Kadınlar Günü olarak kabul edildi.  Her 8 Mart geldiğinde, herkes bütçesine göre kadınlar gününü kutluyor; kimi kadınlar matinesi düzenliyor, kimi karanfil dağıtıyor. Sonra gün bitiyor, herkes yaşamına geri dönüyor.
Bu kutlamalarda yer alan kadınlar olarak; aile içinde şiddete uğrayan, iş yerinde, sokakta sözlü, fiili tacize uğrayan kadınlara, çocuklara ulaşamıyoruz.
Ulaşamadığımız Kadınlar ne zaman ki, Basının 3. Sınıf sayfalarında, televizyonların arka haberlerinde yer alıyorlar o zaman yaşadıkları korkunç gerçeklerden haberdar oluyoruz.
Maalesef kadına yönelik şiddeti önlemek konusunda devletimiz de yeterli önlemleri alamıyor. Kadına şiddet uygulayan kişiler çoğu kez ya serbest kalıyor, ya da şartlı salıveriliyor. İlkinde dayak yiyerek kurtulan kadın, karakola şikayet edip adamı içeri aldırdıysa, adam serbest kaldığında daha ağır bir şiddete maruz kalıyor. 

“2016 yılı kadın cinayetleri haritasında;  2016 yılında 317'si silahlı, toplam 397 kadın cinayetinin basına yansıdığı, Kadın cinayetlerinin yüzde 80'inin silahlarla işlendiği” belirtilmektedir.
Biz bugün şiddete uğrayan kadınlara “kim tarafından yapılırsa yapılsın, ister eşiniz, ister babanız olsun, uğradığınız şiddeti gizlemeyin. Ruhunuzda ve bedeninizde açılan yaraları saklamayın” demek için buradayız. Utanması gereken, saklanması gereken siz değilsiniz, size her türlü şiddeti uygulayanlardır.

SUSMAYIN ARTIK! BAĞIRIN, HERKES DUYSUN…
KADINLAR FİZİKSEL VE RUHSAL ŞİDDET DIŞINDA, AYNI İŞ KOLLARINDA ERKEKLERDEN DAHA AZ ÜCRETLE ÇALIŞTIRILARAK İKİ KAT SÖMÜRÜLMEKTEDİRLER.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Kadınlar tüm eğitim düzeylerinde erkeklerden daha düşük ücret aldı. Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması 2014 sonuçlarına göre, yüksek öğretim mezunu düzeyinde bir kadın çalışanın ortalama yıllık ortalama esas iş geliri, aynı eğitim düzeyinde bir erkek çalışanın yıllık ortalama esas iş gelirinden %1,3 oranında düşük gerçekleşirken, bu farkın en fazla olduğu eğitim düzeyi %1,8 ile lise altı oldu.
Her 10 kadından 4’ü eşinden veya birlikte yaşadığı kişiden fiziksel şiddet gördü.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması 2014 sonuçlarına göre;
Ülke genelinde yaşamının herhangi bir döneminde eşinden veya birlikte yaşadığı kişiden fiziksel şiddete maruz kalan kadın nüfus oranı %35,5’dir.
Bu veriler göstermektedir ki; her türlü şiddete, ayırımcılığa karşı, her kesimden kadına ulaşmak ve kadınların yaşamlarını özgürce devam ettirebileceği sosyal politikalar üretmek zorundayız. Kadınları koruyan, sosyal hayata aktif olarak katılımını sağlayan ve yaşam formunu güvence altına alan, koruyucu yasalara ihtiyacımız var.
Bu yasaları çıkarabilmek için; Hangi siyasi görüşten, hangi sosyal tabakadan olursa olsun, kendi hayatımızı ellerimizde tutabilmek, eşit vatandaş olarak bu ülke topraklarında yaşayabilmek için birlikte olmak zorundayız.
Dohaycan Derneği
Yönetim Kurulu