Ülkemizde ve Dünya da hayvan hakkı ihlalleri artarken, her türlü çabamıza rağmen, kurtarabildiğimiz hayvanlarla avunamıyoruz !
Türkiye'nin her tarafından gelen zehirleme, işkence yapma, ormanlık alanlara atarak ölüme terk etme, barınaklarda kötü koşullarda ölüme mahkum etme haberlerinden sonra, Dünya Hayvan Hakları Günü'nü maalesef kutlayamıyoruz. Çünkü YASTAYIZ !
Hava güneşli de olsa, yağmurlu da olsa siyah şemsiyenizle tüm hayvan dostlarını, vicdanlı insanları ,Cumhuriyet Meydanı'nda bekliyoruz.
Hayvan Hakları İzleme Merkezi ve Komitesi - HAKİM tarafından yapılan açıklama göstermektedir ki; hayvan hakları karnemiz çok kötü...
"BASINA ve
KAMUOYUNA,
Sivil Düşün
Aktivist Destek AB Programı tarafından desteklenen ve Hayvan Haklarını Koruma
ve Geliştirme Derneği (HAGİD) tarafından yürütülen Hayvan Hakları İzleme
Merkezi (HAKİM) çalışması kapsamında, Türkiye'de yaşanan hayvan hakları
ihlâllerini, tür ayırt etmeksizin raporlamaya devam ediyoruz. Bu basın
toplantımızda Mart, Nisan, Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarında yaşanan hayvan
hakları ihlâllerini basın ve kamuoyu ile paylaşıyoruz.
Bu
toplantıda açıklayacağımız beş aylık hayvan hakları ihlâlleri raporuna göre;
Mart ayında EN AZ 16 bin 560 yaşam hakkı ihlâli, EN AZ 1040 işkence vakası, EN
AZ 232 özgürlüğü kısıtlama vakası, EN AZ 50 beden dokunulmazlığını ihlâl, EN AZ
138 cana kasıt vakası, EN AZ 40 bin 120 zorunlu göce tâbi tutma olayı ile
karşılaşılmıştır. Nisan ayında ise EN AZ 7 milyon 392 bin 152 yaşam hakkı
ihlâli, EN AZ 105 işkence vakası, EN AZ 1 cinsel şiddet vakası, EN AZ 576
özgürlüğü kısıtlama vakası, EN AZ 60 beden dokunulmazlığını ihlâl, EN AZ 7 cana
kasıt vakası ve EN AZ 40 terk etme vakası ile karşılaşılmıştır. Mayıs ayında
ise EN AZ 1797 yaşam hakkı ihlâli, EN AZ 24 işkence vakası, EN AZ 103 özgürlüğü
kısıtlama vakası, EN AZ 1 cana kasıt vakası, EN AZ 2 beden dokunulmazlığını
ihlâl, EN AZ 35 zorunlu göce tâbi tutma ve EN AZ 105 terk etme vakası ile
karşılaşılmıştır. Haziran ayında ise EN AZ 104 bin 589 yaşam hakkı ihlâli, EN
AZ 27 işkence vakası, EN AZ 1.516 özgürlüğü kısıtlama vakası, EN AZ 1 cana
kasıt vakası ve EN AZ 10 terk etme vakası ile karşılaşılmıştır. Temmuz ayında
ise EN AZ 800 bin 136 yaşam hakkı ihlâli, EN AZ 248 işkence vakası, EN AZ 342
özgürlüğü kısıtlama vakası ve EN AZ 14 cana kasıt vakası ile karşılaşılmıştır.
Beş aylık hayvan hakları ihllâlleri raporumuza, toplamda EN AZ 8 milyon 315 bin
234 yaşam hakkı ihlâli, EN AZ 1444 işkence vakası, EN AZ 2769 özgürlüğü
kısıtlama vakası, EN AZ 112 beden dokunulmazlığını ihlâl, EN AZ 161 cana kasıt
vakası, EN AZ 40 bin 155 zorunlu göce tâbi tutma, EN AZ 155 terk etme vakası ve
EN AZ 1 cinsel şiddet vakası yansımıştır. Beş aylık raporumuza EN AZ 1 cinsel
şiddet vakası yansısa da Türkiye’de hayvanlara yönelik cinsel şiddetin oldukça
yaygın olduğu bilinmekte ancak medyaya yansımadığı için
raporlandırılamamaktadır. 31 Ağustos 2016 itibarı ile, sunî tohumlama yoluyla
cinsel şiddete maruz kalan kayıtlı hayvan sayısı, 1 milyon 764 bin 56 olarak
HAYGEM verilerine yansımıştır. Raporlarımıza yansıyan hak ihlâllerinin
yaptırımla karşılık bulması için Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nı göreve davet
ediyoruz.
Türkiye’de
bir ilk olarak başladığımız bu çalışmada, 7 aydır raporlarımıza yansıyan hayvan
hakları ihlâllerine ilişkin istatistikî veriler, türü ne olursa olsun, şiddetin
her türlüsünün, sinir sistemi olan her canlıya aynı acıyı verdiği bilincinden,
yaşadığımız coğrafyada ne kadar uzakta olduğumuzu bizlere gösteriyor.........................
Hayvanların
Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliği, 10 senedir yürürlükte olmasına rağmen ve
bu yönetmelikte bir hayvan bakımevinin hangi koşullarda kurulması gerektiği ve
ne şekilde hayvanlara hizmet verileceği belirlenmiş olmasına rağmen, hayvan
barınaklarının durumu tam anlamıyla içler acısıdır. Beş aylık süre zarfında;
İstanbul Sarıyer Belediyesi Barınağı ve Beşiktaş Belediyesi sokak hayvanları
tedavi ünitesi, Aydın Büyükşehir Belediyesi Barınağı, Antalya Alanya Barınağı,
Bursa İnegöl Barınağı, İzmir’de Foça Belediyesi, Büyükşehir ve Konak
Belediyesi’nin sokak hayvanları tedavi birimi, Mersin Tarsus Barınağı; Afyon
Sandıklı Barınağı; Osmaniye Kadirli Barınağı; İzmir Kiraz’da sokak
hayvanlarının tutulduğu yer ve Bergama Barınağı; Adıyaman Belediyesi Barınağı;
Balıkesir Edremit Belediyesi Barınağı, Konya Akşehir Belediyesi Barınağı,
Manisa Turgutlu Barınağı; Kayseri Büyükşehir Belediyesi Molu Barınağı ve Ergene
Çöplüğü’ne Çorlu Belediyesi ve birçok ilçe belediyesi tarafından terk edilen
sokak köpekleri açısından tablo oldukça can acıtıcıdır. “Geçici hayvan
bakımevi” adı altında, gerek arazi özellikleri gerekse fizikî koşulları itibarı
ile hayvanlar için yaşamsal tehdit ve tehlike oluşturan barınaklar ise
çoğalmaya devam etmektedir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin, metan gazı
toplama alanında ve yüksek gerilim hatlarının altında bulunan Hasdal
Barınağı’nın bir benzeri ise, Uşak’ta Banaz Belediyesi tarafından inşa
edilmiştir. Banaz’da sokak hayvanları, her an patlama tehlikesi ile karşı
karşıya olan tüp deposunun yanında kurulan bir barınağa hapsedilmeye
başlanmıştır. Mevzuata aykırı olarak inşa edilen ve kurulan barınaklar
konusunda Orman ve Su İşleri Bakanlığı, yaptırım uygulamamak için
direnmektedir.
Yine aynı
yönetmeliğe göre; sokaklardan toplanan hayvanların, alındıkları yerlere
bırakılması esas olmasına rağmen, neredeyse tüm belediyeler, sokak köpeklerini
farklı mahallelere, bundan da kötüsü, asla yaşayamayacakları bölgelere,
ormanlara, taş ocaklarına, çöplüklere terk etmektedir. Raporlama yaptığımız beş
aylık süre zarfında; İstanbul’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin, sabahın
erken ve gecenin geç saatlerinde neredeyse tüm İstanbul ilçelerinden,
Arnavutköy Belediyesi’nin ilçe genelinden; Ankara’da Polatlı TİGEM’den;
Afyon’da Sandıklı’dan; Bursa’da Paşaköy’den; Adana’da Doğalpark’tan; Aydın’da
Milas’tan ve Güzelçamlı’dan; Bartın’da Amasra ve Kozcağız’dan; İzmir’de
Kiraz’dan; Kocaeli’de birçok ilçeden ve Manisa’da tüm il genelinde sokak
hayvanlarının usulsüz olarak toplandığı defalarca tespit edilmiştir.
Kısırlaştırıldığı iddia edilen ve ücra, ıssız yerlere terk edilen küpeli sokak
köpeklerinin doğum yaptığı ise defalarca hayvan koruma gönüllüleri tarafından
tespit edilmiştir. İstanbul’a bakacak olduğumuzda ise, Kurtköy-Pendik orman
hattı âdeta “sokak köpeği havzası”na dönüştürülmüş durumdadır. İstanbul
Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri, sokak köpeklerine “hafriyat molozu”
muamelesi yapmakta, ormanlar, yol kenarları sokak köpeği cesetleriyle dolup
taşmaktadır. Ne yazık ki günümüzde, yerel yönetimlerce, evsel atıklar ve geri
dönüştürülebilecek atıklar dahi sokak hayvanlarından daha değerli
görülmektedir. Ayrıca, daha önce, bazı akademisyenlerin istifası ile sonuçlanan
bir kedi kıyımı vakası ile gündeme gelen Şehir Üniversitesi’nin, kampüs
içerisindeki kedileri bugünlerde bir kez daha toplatarak bilinmeze gönderdiğini
buradan duyuruyoruz. Yaşam düşmanı bir tavırla, kedileri yaşam alanlarından
sürgün eden Şehir Üniversitesi’ni teşhir ediyor, kınıyor ve bu hayvan düşmanı
tutumdan derhal vazgeçmeye çağırıyoruz.
Geçtiğimiz
Nisan ayında, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Doğa Koruma
ve Milli Parklar (DKMP) Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre; Türkiye genelinde
2015 yılında 65 bin hayvan kapasiteli 200 hayvan bakımevinde yapılan
rehabilitasyon (?) çalışmalarında yaklaşık 136 bin sokak hayvanının
kısırlaştırılarak işaretlendiği ifade edilmiştir. Hatırlatmak isteriz ki
kısırlaştırma operasyonu, rehabilitasyon faaliyeti olarak tanımlanabilecek bir
uygulama değildir. Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na soruyoruz: Rehabilitasyonun
anlamını biliyor musunuz? 2015 yılında belediyelerin veya mobil kısırlaştırma
hizmeti adı altında “işkence” yapan firmaların kısırlaştırdığı 136.000 sokak
hayvanından kaçı yaşıyor, kaçı bu operasyondan sonra tıbbî yardıma muhtaç hâle
geldi, kaçı alındıkları yerler olan sokaklara geri dönebildi? Bugün yerel
yönetimlerce meslek etiğine aykırı şekilde yapılan ve milyonlarca insanın da
vicdanını yaralayan kısırlaştırma operasyonları, sokak hayvanları için
soykırıma dönüşmüştür.
Öte yandan,
sokak hayvanlarının dev, merkezî tesislerde toplandığı toplama kamplarının inşa
edildiği ve işletildiği bir döneme girmiş bulunmaktayız. İstanbul’da Sarıyer’in
Kısırkaya köyünde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından inşa edilen
Kısırkaya hayvan toplama kampına benzer projeler farklı şehirlerde de hayata
geçirilmek isteniyor. Bilindiği üzere, Kısırkaya toplama kampı, Hayvan
Haklarını Koruma ve Geliştirme Derneği (HAGİD) tarafından idarî yargıya
taşınmış ve İstanbul 6. İdare Mahkemesi’nin verdiği “iptal” kararı ile proje
iptal edilmiştir. En başından beri söylediğimiz gibi, sokak hayvanlarını
kullanarak bölgenin imara açılması konusunda bir rant projesi olarak
tanımladığımız Kısırkaya toplama kampı, bugün hâlâ faal durumdadır ve
İstanbul’un 120 km. ötesinden toplanan sokak hayvanları, dağ başında olan bu
tesise taşınmaktadır. Mahkeme kararına, yapılan suç duyurusu ve tüm idarî
başvurulara rağmen faaliyete devam eden Kısırkaya toplama kampı projesine son
vermeyen İBB yetkilileri hakkında yapmış olduğumuz suç duyurusu kapsamında,
İstanbul Valiliği soruşturma izni vermese de yaptığımız itiraz neticesinde,
İstanbul Bölge İdare Mahkemesi I. Kurulu, İBB yetkilileri hakkında soruşturma
izni verilmesine karar vermiştir. Böylelikle, mahkeme kararını uygulamayan,
binlerce sokak hayvanının yaşam hakkını gasp eden, kilometreler boyunca hasta
ve sakat hayvanlara işkence eden İBB yetkililerinin, görevlerini kötüye
kullandıkları ve imar kirliliğine neden oldukları gerekçesiyle yargılanmalarının
önündeki tüm engeller de ortadan kalkmıştır. Yılda onbinlerce hayvanın hakkını
gasp eden İBB yetkilileri yargı önüne çıkartılana dek hukukî mücadeleye devam
edeceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz.
Kısırkaya
toplama kampı konusunda, tüm bu gelişmelerden bağımsız olarak, yarın İstanbul
3. Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na başvuruda bulunarak, söz konusu
tesisteki yasadışı yapıların kaldırılmasını talep edeceğiz. Ayrıca kazandığımız
dava neticesinde doğan tazminat hakkımız konusunda hazırlıklara başladığımızı
da duyuruyoruz. Bu hafta, İBB’ye başvurarak manevî zararımızın karşılanması
talebinde bulunacağız. Tazminat davasını kazandığımız takdirde, mahkemenin
takdir edeceği tazminat miktarı, Türkiye’de rutin şiddete, tecavüze, kötü
muameleye maruz kalan sokak hayvanları için şeffaflık içerisinde
değerlendirilecektir.
Bu basın
toplantısı vesilesiyle, defalarca hayvan koruma gönüllüleri tarafından yasadışı
ve usulsüz işler yaparken yakalanan ve daha dün, İstanbul Ataşehir’den 18 sokak
köpeğini toplayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ve Türkiye’deki tüm yerel
yönetimlere sesleniyoruz: Türk Ceza Kanunu’nda suç olmasına rağmen, yetkisiz ve
vasıfsız işçilerinize hayvanlara uygulattığınız anestezik maddeleri kamu
güvenliğini de hiçe sayarak kullanmaya son verin. Vicdandan, meslek etiğinden,
temel hayvan sağlığı prensiplerinden uzak bir şekilde, sokak hayvanlarına
soykırım boyutlarında uyguladığınız ve hiçbir utanma belirtisi göstermeden
adına “rehabilitasyon” dediğiniz kısırlaştırmalara derhal son verin; veteriner
hekimlerinizi meslek etiğine sahip olan ve hayvan haklarına saygılı insanlardan
seçin. Duvarlarınızdaki, kapılarınızdaki “rehabilitasyon merkezi” tabelalarını
sökün çünkü uygulamalarınızın hiçbirisi, rehabilitasyon ile uyuşmuyor. 80.000
İstanbullu sokak köpeğinin sürgün edildiği 1910 Hayırsız Ada Sürgünü’nden
günümüze kadar devam eden ve Türkiye’nin en kadim canlılarından olan sokak
hayvanlarının kökünü kurutma niyetinizden, soykırım ve imha uygulamalarınızdan,
politikalarınızdan vazgeçin.
Son olarak,
tüm Türkiye toplumuna, mahallelerimizdeki komşularımıza sesleniyoruz:
Yüzyıllardır sokak hayvanları ile birlikte yaşam kültürümüzü unutmayın;
sokağınızdaki, mahallenizdeki hayvanların bilinmeze gönderilmesine izin
vermeyin. Yerel yönetim eliyle sokak hayvanlarına yapılan her müdahalenin,
yaşam alanlarımıza, bir arada var olma kültürümüze, en temel aidiyet ve adalet
hislerimize saldırı olduğunu unutmayın. Mahalle sakinlerimiz olan sokak
hayvanları toplatıldığında mutlaka hangi belediye tarafından, nereye, ne amaçla
götürüldüklerini sorun. Onları kimsesiz bırakmayın, mahallenize geri
getirilmeleri için talepte bulunun.