11 Ekim 2019 Cuma

Bütün mesele İNSAN olabilmek...

Sivil Toplum Gönüllüleri; maddi, manevi karşılık beklemeden insan olmanın sorumluluğuyla birşeyler yapmaya çalışan insanlardır. İnsanlık, bu insanlar sayesinde hatırlanır, sürdürülür. Toplumun vicdanıdırlar. Afrika'da açlıktan ölen çocuklardan, savaş mağduru göçmen çocuklara, depremde arama kurtarma gönüllülerinden, kadın dayanışmasına kadar, kendi bölgesinden, yeryüzüne kadar uzanan sayısız sivil toplum örgütü gönüllüsü farklı ilgi alanlarına göre Dünyanın daha iyi bir yer olması için mücadele ederler.
Dohaycan Derneği Akçakoca'da bir avuç sivil toplum gönüllüsü tarafından kuruldu. Amacı; doğal dengeyi, çevreyi korumak, kendini koruyamayan ( İNSAN DAHİL) tüm canlıların yaşamını onurlu bir şekilde sürdürebilmeleri için toplumun VİCDANINDA farkındalık yaratabilmekti. İnsanların sadece kendi dertlerine odaklandığı, komşunun bile derdiyle ilgilenmekten vazgeçtiği bir çağda bu biraz da DON KİŞOT olmaktı. 

Dohaycan'a herzaman destek veren sevgili dostumuz Uzman Psikolog Dilek Aydoğan Direk arkadaşımızın Dohaycan hakkında yazdığı makale bizleri çok duygulandırdı. Bu makalenin gönüllü sayımızı arttırması, vicdanlı insanların artık seyirci olmaktan vazgeçerek; Dohaycan'ın felsefesini daha ileriye taşıması umuduyla paylaşıyoruz. Kendisine çok teşekkür ederiz.

KOSKOCA DÜNYADA BİR AVUÇ YERE SIĞDIRAMADIKLARIMIZ

Dohaycan.. Akçakoca’da varlığı ile güven veren, vicdani erklerle beraber farkındalığı yükselten, onlarca insanın vicdani yükünü sırtlayan bir avuç yürek işçisi…

Sokaktaki bir cana yardımcı olmak isteyen bir vatandaştan tutun da, kendi sahiplendiğinin sorumluluğunu atmaya çalışan bir vatandaşa kadar; sıkıntısını, şikâyetini anlatandan tutun da muhatap bulamadığından içindeki öfkeyi kusmak için klavye şövalyeliğine soyunanlara kadar her yumakta düğümleri çözmeye çalışan bir avuç insan.. Sokakta yaşam mücadelesi veren canlara mama alabilmek için işe girip çalışanı da var içlerinde, bambaşka bir hayat düşlerken sokakta gördüğü muhtaçlık seviyesiyle hayatından ve hayallerinden feragat edip emanet hayatlar yaşayanı da.. Milyarlar verseniz parayla sağlayamayacağınız özveri ve disiplinle büyüttü bir avuç insan burada bu güveni. Evleri de barınağa döndü, yürekleri de.. İstedikleri çok şey değildi aslında; elini yüreğine götürebilen ve orada soluklanabilen herkesin isteyeceği kadardı, yaşam hakkıydı.. Sana, bana olduğu gibi Allah’ın yarattığı her can için yaşam hakkıydı…

Sahi biz ne zaman bu hale geldik? Kuşu ölen bir çocuğa taziyeye giden insan değil miydi peygamberimiz? “4 ayağı yere basanlar, 2 kanadı ile uçanlar, toprağa kök salanları da ben yarattım. Onların da hisleri duyguları var. Korumasını size bıraktım.” demiyor muydu EN’AM suresi? Peygamberimiz (S.A.V)’in Uhud seferinde sokakta bulduğu ve himayesine aldığı kediye koyduğu isim değil miydi Müezza? Altmış üç yıllık yaşamının en büyük zaferine giderken yolda yeni doğum yapmış dişi bir köpek ve yavrularını görünce on bin kişilik Fetih ordusunun istikametini değiştiren Hz. Muhammed (S.A.V) bize yol gösteren değil miydi? “Yeryüzündekilere merhamet edin ki, göktekiler de size merhamet etsin.” dememiş miydi Hadis-i Şerif? “Dünyada biri üşüyorsa, sen ısınamazsın!” dememiş miydi Mevlana?

Bu inceliklerle yaşayan atalarımızdan içinde ince bir merhamet duygusu uyandırmaya çalıştığımız torunlarına.. Ne kadar çok yol kat etmiş insanoğlu meğerse istikametin yönü sapsa da yürüdüğü yola bakmak doyurmuş ruhunu.. Bu merhamet dolu atalardan sokağa bir kap su ve yemek bırakmanın verdiği huzuru yüreğinde hiç hissetmemiş ama konulan kapları tekmelerken, koyanları ve ona muhtaç olanları gözüyle, diliyle ve eliyle zehirlerken tüm gücünü kullanmaktan çekinmeyen insanoğluna uzanan köprüde ne çok şey yitirilmiş aslında! Yitirilmiş, yitirildi, yitiriliyor… İnsanlık dışı önlemler geliştiren insan evladı bunları normalize ettikçe insanlıktan uzaklaştığını da anlayamaz oldu. Ölen insanlık değildi, ölen insana en çok yakışan değerlerdi.. Ölen üstün bir varlık olarak kabul edilen insana atfedilen ve bahşedilen, ancak kendisi büyüdükçe bu atıfları taşıyamayacak kadar küçülen ve değersizleşen kullardı…

Boynuzu için öldürülen gergedanlar; mışıl mışıl uyumak için kaz tüyünü tercih eden insan evladı için canlı canlı tüyleri yolunan kazlar, adına spor denilen av merakına kurban edilen ve nesli tükenmekte olan bir sürü can; havai fişeklerle kalp krizi geçirerek ölen binlerce kuş, kedi ve köpek; konmasın, pislemesin diye demir ve duvar üstlerine yerleştirilen çivili tuzaklarda can çekişen binlerce kuş; zevk için kulakları, kuyrukları, patileri kesilen ve bunu resmedip sadist zevkleriyle ego tatmini yaşayan cahillere kurban verdiğimiz nice can.. Okurken bile irkilmediyse ruhunuz, merhamet etmediğiniz canların ahde vefasını hatırlayınız. İzmir adliyesinde her gün kendisini besleyen polisimiz Fethi SEKİN’in şehit olduğu yerde yağmur altında günlerce bekleyen kara can hiç dokunmadıysa yüreğinize; kazada ölen sahibinin tabutunun başından bir an olsun ayrılmayan, başını tabuta yaslayarak ağlayan atı görmediyse gözlüğünü taktığınız o at; cenaze arabasının peşinden camiye kadar koşturan o vefalı köpek sızlatmadıysa burnunuzun direğini, yaşadığınızı sanmayın sakın.

Peki ya bilimsel çalışmalar, onlar ne zaman unutuldu? Bir kediyi okşamanın kan basıncını düşürdüğü (Friedmann, 1983; Anderson, 1992) bilimsel olarak ispatlanmamış mıydı? Evcil hayvan sahiplerinin kanlarındaki kolesterol ve trigliserid düzeylerinin beslemeyenlere göre çok daha düşük (Anderson, 1992) olduğu kanıtlanmamış mıydı? Alzheimer Hastası olan kişilerde balıklarla yapılan terapiler sonrasında hastalığın olumsuz etkilerinde azalma olduğu (Beck, 2002) açıklanmamış mıydı? Köpeklerin stres tedavisinde koruyucu ve tedavi edici rolleri ( Allen, 1991) ile kalp ve solunum sağlığına yardımcı olduğu gerçeği (Cole, 2005) duyurulmamış mıydı?

Koskoca dünyada bir avuç yere sığdıramadıklarımız onlar, bakışlarındaki o tarifsiz hissi tadamamışların mücadelesinde.. Cam kırıklarını bir lokma yemek bulabilmek için çöp karıştıran hayvanların ağzı ve patileri kesilmesin diye gazetelere sarmalayıp atan insanların hatırına dönüyor işte bu dünya.. Artan yemeklerini hayvanlarla paylaşmak için çöp ya da kürdan atmayan ve bir pirinç tanesini zayi etmeyen insanların hatırına..

Bir gece üstünüzü örtmeden yatın bakalım yatağınızda, ertesi gün sokaktaki hayvanlara karşı değişmiyorsa bakışınız kaybettiğiniz şey asla geri kazanamayacağınız türden bir şey…

Uzm.Psk.Dilek Aydoğan Direk

 

TEŞEKKÜRLER DİLEK AYDOĞAN DİREK

 

8 Ekim 2019 Salı

VİCDANLI İNSANLAR OLMASA ONLAR KENDİLERİNİ KORUYAMAZ Kİ...


Akçakoca 'da 4 Ekim hayvanları Koruma Günü Etkinliği'nde çocuklar resim öğretmenleri ve velileri eşliğinde resim yaptılar, bizler de yaptıkları resimleri asarak sergiledik. 
Sefa Deniz gitarıyla ve sesiyle, Tülay Çakmak Yaman sesiyle ve Kermes için yaptığı laz böreği ile değerli katkılarını sunarken, çocuklara sokak hayvanlarına vermeleri için mama dağıtıldı.
Etkinliğimizi ziyaret eden; Belediye Başkanımız Mehmet Okan Yanmaz ve Eşi Nursel Yanmaz'a, Ak parti ilçe başkanı Esvet Sarıoğlu'na, Ziya Denizgez, Resim Hocamız Recep Ali TANIŞ'a, M.Açıkaĺın Ana sınıfı ve ögretmenleri, öğrenci ve velilerine, Gönül Yavuz ana sınıfı öğrenci ve öğretmenine, Abdülkadir Pandul Bey'e, Meclis üyesi Hanife Pazvant Tetik' e, Veterinerimiz Ufuk Göktaş'a, Akçakoca Kızılayı Konuk Evi Sakinlerine, Dostumuz Psikolog Dilek Aydoğan Direk ve Annesine, el emeğiyle katkı sunan dostlarımıza( özellikle Hanife Hanıma)ve bizleri ziyarete gelen tüm dostlarımıza  çok teşekkür ederiz. 
Kendisi de Hayvansever olan Başkanımızın bize verdiği sözleri tutmama ihtimalini düşünmek bile istemiyoruz.

Etkinliğimize gelen Başkanımız Tülay Çakmak Yaman arkadaşımız tarafından aşağıdaki dörtlükle karşılanmıştır:

ÜZÜLME EY HALKIM
BAŞKANIMIZ GELDİ
VERDİĞİM SÖZLERİ
BEN TUTARIM DEDİ
HELAL SANA BAŞKAN
SEN DE MUTLU OL
SÖZLERİNİ TUTARSAN DA
HER SEFER BAŞKAN OL

ANCAK ; 
4 EKİM HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ'NDE;  ÇOCUKLARLA VE DOSTLARIMIZLA GÜZEL BİR FARKINDALIK ETKİNLİĞİ GERÇEKLEŞTİRDİĞİMİZİ DÜŞÜNÜRKEN; AYNI GÜN, AKÇAKOCA BELEDİYESİ'NİN DÜZCE BELEDİYESİ İLE KARŞI ÇIKTIĞIMIZ KURTSUYU BARINAĞINDA ORTAK ÇALIŞMAYA DAYALI SÖZLEŞMEYE İMZA ATMASI BİZİ ÇOK ÜZMÜŞTÜR! KONU İLE İLGİLİ OLARAK, HENÜZ BİZLERE YETERLİ BİLGİ VERİLMEDİĞİ İÇİN, DURUM TAM NETLEŞTİĞİNDE GEREKLİ GİRİŞİMLERDE BULUNARAK, BASIN AÇIKLAMASI YAPACAĞIZ !  
BİZ KİMSEYE KARŞI DEĞİLİZ, KİMSEDEN YANA TARAF DEĞİLİZ, BİZ SADECE; DİLSİZ CANLARDAN, ENGELLİ, DERDİNİ ANLATAMAYAN İNSANLARDAN YANAYIZ. 
DOHAYCAN DERNEĞİ YÖNETİMİ
GELELİM SEVEN/SEVMEYEN HERKESİN SORUNU OLAN SOKAK HAYVANLARINA
İnsanın ilk evcilleştirdiği canlılar onlar. Öyle ki vahşi hayatta köpeklerin dostluğu olmasaydı, insan soyu bugüne kadar hayatta kalmayı başaramazdı. Ama şimdi teknoloji gelişti, bütün bahçeleri blok apartmanlarla doldurduk, doldurmaya da devam ediyoruz. Biz yayıldıkça, onların yaşam alanları tükeniyor diyoruz ama unuttuğumuz bir şey var.
ONLAR BİZ İNSANLARDAN UZAKTA HAYATLARINI DEVAM ETTİRECEK ÖZELLİKLERİNİ YILLAR ÖNCE EVCİLLEŞTİRDİĞİMİZDE KAYBETTİLER.
O ZAMANLAR BİZ ONLARA MUHTAÇTIK, ŞİMDİ ONLAR BİZE MUHTAÇ.
O YÜZDEN DİYORUZ Kİ; BU VEFALI DOSTLARIMIZIN HAYATLARINI KOLAYLAŞTIRALIM. ONLARA İYİ BİR YAŞAM SUNAMIYORSAK, KISIRLAŞTIRALIM VE KALAN HAYATLARININ İYİ GEÇMESİNİ SAĞLAYALIM.
AKÇAKOCA’DA SOKAK HAYVANLARININ SORUNLARININ ÇÖZÜMÜ İÇİN; İYİ BİR BAKIMEVİ YAPILMASI VE KISIRLAŞTIRMALARA HIZ VERİLMESİNİ ÇOK ÖNEMSİYORUZ. BELEDİYEMİZİN BÜTÇE SIKINTISI NEDENİYLE ZORLANDIĞINI BİLİYOR VE HALKIMIZDAN, ESNAFIMIZDAN, İŞ İNSANLARIMIZDAN BAKIMEVİ İNŞAATI İÇİN DESTEK İSTİYORUZ.
DÜZCE KURTSUYU MEVKİİNDE YAPILAN BARINAKTA ÇALIŞANLARIN GÖNÜLLÜLERLE İŞBİRLİĞİNDEN UZAK OLMASI BİZİ ENDİŞELENDİRİYOR. BU YÜZDEN AKÇAKOCA’DA GÖNÜLLÜLER TARAFINDAN SEVİLEN HAYVANLARIMIZIN ORAYA GÖNDERİLMESİNİ İSTEMİYORUZ.

KALDI Kİ 5199 SAYILI HAYVANLARI KORUMA KANUNUNUN 6. MADDESİNDE “ SAĞLIKLI HAYVANLARIN SALDIRGAN OLMADIKÇA 10 GÜNDEN FAZLA BARINAKTA TUTULAMAYACAĞI” BELİRTİLMEKTE, KISIRLAŞTIR, AŞILAT, YERİNDE BIRAK, YAŞAT DENMEKTEDİR.
HAYVANLAR VE ONLARI KORUMAK İÇİN YOLA ÇIKAN BİZLER İÇİN ÖNEMLİ OLAN BU GÜNDE; BELEDİYE BAŞKANIMIZ OKAN YANMAZ’A SESLENİYORUZ : BAŞKANIM SİZ HER TÜRLÜ ZORLUKLARI VE İMKANSIZLIKLARI AŞACAK SAĞDUYUYA VE MERHAMETE SAHİPSİNİZ. SÖZLERİNİZİN ARKASINDA DURARAK, ŞEHRİMİZE İYİ BİR BAKIMEVİ KAZANDIRABİLİRSİNİZ.
SEVEN SEVMEYEN HERKES HAYDİ BİR İNSANLIK YAPALIM, BAKIMEVİ İÇİN DESTEK VERELİM.





DÜNYA YALNIZ BİZE AİT DEĞİL
İster İnsan olsun, ister hayvan dünyaya gelen her canlının onurlu bir şekilde yaşama hakkı vardır. Bizler kendilerini savunamayan hayvan haklarını korumanın önemine dikkat çekerken, aslında yaşama hakkının ne kadar kutsal bir hak olduğunu anlatmaya çalışıyoruz.
İnsan olarak geldiğimiz bu dünyada; doğayı ve diğer canlıları korumak ve kollamak bizim görevimiz. Çünkü her canlının bir görevi vardır; Bir canlı türünü yok ettiğinizde ekolojik dengeyi de bozmuş olursunuz. Ekolojik denge bozulduğunda, insanlık tarihi de değişir. Biz doğal hayatı ve hayvanları korumaya çalışırken, aslında Dünya’nın dengesini ve geleceğimizi de korumuş oluyoruz. Tabi bunun bir de bizi daha çok İNSAN yapan, iyi yapan tarafı; Bizden daha zayıf ve güçsüz olanları koruyarak yardıma ihtiyacı olan canlılara merhamet ederek, daha İYİ İNSAN olmaya doğru yola devam etmemizi sağlamasıdır.
Karıncadan kuşlara, evcilleşmemiş hayvanlardan evcilleşmiş hayvanlara kadar her canlıya karşı MERHAMETLİ davranırsak ve bu güzel davranışları çevremizdeki herkese de öğretebilirsek Dünya çok daha güvenli ve yaşanabilir bir yer olur. İnsan olmak bize zevk için hayvanları öldürme hakkını vermez. Eziyet etme hakkını hiç vermez.
İnsanların  beslenme alışkanlıklarının başında gelen, hayvansal gıdalarla beslenme alışkanlıklarını değiştirmek mümkün olmasa bile; endüstriyel olarak, özgürlüğünden koparılarak üretime zorlanan, zorla beslenen hayvan üretim şeklinin değişmesi gerekmektedir. Kesilen hayvanların acımasızca birbirlerinin gözleri önünde, kesileceklerini bilerek kesim yapılması doğru değildir. Bu yüzden mezbahaların yeniden düzenlenmesi ve hayvanlara en az acı verecek yöntemlerin kullanılması şarttır. Daracık kafeslerde yumurtlamak zorunda bırakılan veya şişmanlatılarak, sağlıklı sürelerini geçirmeden kesilen tavukların üretilmesini insani bulmuyoruz. İnsanlık bu durumla yüzleşmeye henüz hazır değil, o yüzden bağrımıza taş basıp susuyoruz!
Beş dakikalık görsel şölen için atılan havai fişeklerin bir tane kuşu bile vurmuş olma ihtimali yüreğimizi kanatıyor. Havai fişek gösterilerinden vazgeçilmesini ve yerine zararsız alternatiflerinin kullanılmasını istiyoruz.
Hayvan Sirklerinin kapatılmasını, faytonların dönüştürülmesini, Hayvanlara kötü davrananların cezalandırılmasını istiyoruz!

Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi
Madde 1- Bütün hayvanlar yaşam önünde eşit doğar ve aynı var olmak hakkına sahiptir. Madde 2-1.Bütün hayvanlar saygı görme hakkına sahiptir. 2.Bir tür hayvan olan insan,öbür hayvanları yok edemez,bu hakkı çiğneyerek onları sömüremez,bilgilerini hayvanların hizmetine sunmakla görevlidir. 3.Bütün hayvanların insanlarca gözetilme,bakılma ve korunma hakları vardır. Madde 3-1.Hiçbir hayvana kötü davranılmaz,acımasız ve zalimce işlem yapılamaz. 2.Bir hayvan öldürülmesi zorunlu olursa;bu bir anda,acı çektirmeden ve korkutmadan yapılmalıdır. Madde 4-1.Yabani türden olan bütün hayvanlar,kendi özel ve doğal çevrelerinde, karada, havada veya suda yaşama ve üreme hakkına sahiptir. 2.Eğitim amacı ile olsa bile,özgürlükten yoksun kılmanın her çeşidi bu hakka aykırıdır. Madde 5-1.Geleneksel olarak insanların çevresinde yaşayan bütün hayvanlar uyumlu biçimde türüne özgü yaşam koşulları ve özgürlük içinde yaşama ve üreme hakkına sahiptir. 2.İnsanların kendi çıkarları için bu uyumda ya da bu koşullarda yapacakları her türlü değişiklik bu haklara aykırıdır. Madde 6-1.İnsanların yanlarına aldıkları bütün hayvanlar, doğal ömür uzunluklarına uygun sürece yaşama hakkına sahiptir. 2.Bir Hayvanı Terk Etmek Acımasızca ve insanlık dışı Bir Davranıştır. Madde 7- Bütün çalışan hayvanlar iş süresinin yoğunluğunun sınırlandırılması,onarıcı ve güçlerini artırıcı beslenme ve dinlenme hakkına sahiptir. Madde 8- Hayvanlarda fiziksel ya da psikolojik bir acı çektiren deneyler yapmak, hayvan haklarına aykırıdır.Tıbbi bilimsel,ticari ve başka biçimlerdeki her türlü deneyler için de böyledir. Madde 9-Hayvan beslemek için yetiştirilmişse;bakılmalı,barındırılmalı,taşınmalı,ölümü de korkutmadan ve acı çektirmeden yapılmalıdır. Madde10-1.Hayvanlardan insanın eğlencesi olsun diye yararlanılmaz. 2.Hayvanların seyrettirilmesi ve hayvanlardan yararlanılan gösteriler hayvan onuruna aykırıdır. Madde11-1.Zorunluluk olmaksızın bir hayvanın öldürülmesi demek olan her davranış,bir "biocide" yani yaşama karşı suçtur. Madde 12-1 Çok sayıda yabani hayvanın öldürülmesi demek olan her davranış bir "genocide" yani türe karşı suçtur. 2.Doğal çevrenin kirletilmesi ve yıkılıp yok edilmesinin sonu "genocide",soykırıma varır. Madde 13-1.Hayvanın ölüsüne de saygı göstermek gerekir. 2. Hayvan haklarına saldırıyı göstermek amacı gütseler bile hayvanların öldürüldüğü şiddet sahneleri sinema ve televizyonlarda yasaklanmalıdır. Madde 14-1.Hayvanları savunma ve koruma kuruluşları,hükümet düzeyinde temsil olunmalıdır. 2.Hayvan hakları da insan hakları gibi yasa ile korunmalıdır.